Türk toplumunda aile kurumunun önemli bir yere sahip olmasının sonucu olarak sair sebeplerle evliliğin sona ermesi neticesinde çözülmeyi bekleyen farklı hukuki problemler ortaya çıkar. Bunlardan biri evliliğin sona ermesinden sonra düğün esnasında takılan takıların kime ait olduğu ve hangi hukuki rejime göre bunların paylaşılacağı hususudur.
Türk toplumunda düğün merasiminde ya da evliliğin oluşmasının kesin olduğunun öngörülüğü dönemde (ÖRN: bazı yörelerde nişan töreni esnasında da kadına ziynet eşyaları takılır.) evlenecek olan kadın ve erkeğe bazı eşyalar hediye edilir. Bunlar; bilezik, altın gerdanlık vs. olarak çeşitlenmekle birlikte kıymet olarak kadın eşe daha fazla ziynet eşyası takdim edilir. Ortaya çıkan hukuki problemlerde bu noktadan sonra ortaya çıkmaktadır. Genel olarak düğünde kadın eşe takılan kıymetli ziynet eşyaları bozularak ailenin ortak giderlerine veya eş daha fazla sorumsuz ve evlilik yükümlülüklerini daha ağır şekilde ihlal eden bir eş ise; erkeğin kendi keyfi ve iradesi gereği harcanmaktadır. Evlilik birliğinin çeşitli sebeplerle bozulması ve evlilik birliğinin sona erdirilmesine mahkemece hükmedildiği takdirde ziynet eşyaları elinden çeşitli sebeplerle alınan eşin ziynet eşyalarının tazmin edilmesi noktasında hukuki problem ortaya çıkmaktadır. Şu halde birden fazla açıklama gerektirecek husus vardır. Bunları soru- cevap şekilde açıklamak gerekirse:
1) Kadına takılan ziynet eşyalarının hükmü nedir?
Kadına evlilik sebebiyle eş, eşin ailesi ve eşinin yakın akrabaları tarafından takılan ziynet eşyaları TMK gereğince kadının kişisel malı sayılır. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2002/10498 E 2003/770 K sayılı ve 27.1.2003 tarihli kararına göre evlenme sırasında kadına armağan edilen ziynet eşyaları kadına aittir. Boşanma halinde geri verme yükümlülüğü yoktur.
2) Düğünde kadına takılan takıların onun kişisel malı olduğunun hukuki gerekçesi nedir?
Bu konuda Yargıtay’ın farklı kararlarında birden fazla yaklaşımı bulunmaktadır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 1995/10121 E 1995/11061 K ve 26.10.1995 tarili kararında; “Tarafların oturdukları bölgede düğünde kim tarafından takılmış olursa olsun takılan ziynet eşyalarının geline ait olduğunu kabule elverişli, istisnasız herkes tarafından uyulan, istikrar kazanmış örf ve adet varsa kadını hukuki hamil kabul etmek gerekir.” şeklinde yapılan açıklamada düğünün yapıldığı bölgedeki örf- adet kuralları hukuki dayanak kabul edilmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’ne göre Evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı olur. Bu kararda kişisel mal sayılmasının hukuki gerekçesi olarak bağışlama sözleşmesi gösterilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2023/191 E, 2023/703 K ve 06.07.2023 Tarihli kararında;” yaşam deneyi kuralları sonucu oluşan fiili karineyle, ziynet eşyaları; eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir adet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır.” Denilmiştir. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 05.05.2004 tarihli ve 2004/4-249 Esas, 2004/247 Karar; 04.03.2020 tarihli ve 2017/3-1040 Esas, 2020/240 Karar; 04.11.2020 tarihli ve 2017/3-1512 Esas, 2020/835 Karar; sayılı kararlarında da aynı ilke benimsenmiştir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2023/3678 E 2023/2544 K ve 18.05.2023 tarihli kararında kadına ait olduğu belirtilen 9 adet 22 ayar 25 gr bilezik, 1 adet yüzük, 1 adet küpe ve 1 adet saatin aynen iadesine, aynen iadesinin mümkün olmaması halinde sayılan ziynet eşyalarının değeri olan 58.080.00 TL’nin işleyecek yasal faiziyle birlikte kadına verilmesi talep edilmiştir. Talep hem boşanma davasında davalı olan eşe hem de davalı kocanın babasına yönlendirilmiştir. Yargıtay’ın ilgili kararında davalı olarak kayınbabanın gösterilmesinde bir beis görülmemiştir.
3) Ziynet eşyalarının sahibi eş ziynet eşyalarının evlilik birliği içerisinde kendisinden alındığı gerekçesiyle bunu boşanmanın gerçekleşmesinden sonra talep edebilir mi?
Davada taraf olan bu mallar kişisel malı hükmünde olduğundan evliliğin sona ermesinden sonra; dava yoluyla tazmininin talep edilebilmesi mümkündür.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2023/191 E, 2023/703 K 05.07.2023 Tarihli kararında
4) Takıların iadesi talebinin hukuki dayanağı ve talep şekli nedir?
Burada birden fazla görüş bulunmaktadır. Evliliğin sona ermesinden sonra kadının kendisinden alınan ziynet eşyalarını talep etmesinin istihkak talebi olduğunu kabul eden görüş olmakla birlikte boşanmanın feri sebeplerinden biri olduğunu savunan görüş de mevcuttur. Şu halde talep hakkı ilk görüşe göre zamanaşımına tabi olmamakla birlikte 2.görüş bakımından ise MK 178 uyarınca 1 yıl sonunda sona erecektir.
5) Kocanın kadının ziynet eşyalarını evin ihtiyaçlarının karşılanması gerekçesiyle almış olması halinde kadının talep hakkı ortadan kalkar mı?
Burada öncelikle Yargıtay’ın birden fazla kararına dayanmak gerekmektedir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2004/6794 E 2005/157K ve 24.01.2004 Tarihli kararına göre Dosyadaki kanıtlara ve taraf tanıklarının beyanlarına göre davacının evlendiği tarihte davacıya düğün hediyesi olarak takılan para ve bir miktar küçük altının, evlilik sırasında davalı tarafından bozdurulup gereksinimlerine harcandığı anlaşılmaktadır. Davacıya düğünde takılan altın ile para bağış niteliğindedir ve davacının mülkiyetine geçmiştir. Medeni Kanun hükümlerine göre evin ihtiyacını karşılamak kocanın yükümlülüğü altındadır. Bunun içindir ki davalının altınları ailenin gereksinmeleri için harcanmış olması bunları aynen veya bedelini ödeme yükümlüğünden kurtarmaz.”
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2004/13-73E 2004/29K ve 28.01.2004 kararına göre; “Taraflar ve tanıklarca imzalanan çeyiz senedindeki davacıya ait ziynet eşyalarının davalıya teslim edildiği, davacı tarafından evden ayrılırken götürülmediği, aksine bozdurularak davalı adına araba alındığı onun da satılarak evlilik birliğinin borçlarına harcandığı konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Çeyiz senedindeki ziynet eşyalarının iadesi istemine ilişkin davada sözleşme hukuku kurallarına göre davalı iade edilmemek üzere söz konusu ziynet eşyalarının kendisine verildiğini kanıtlamadıkça iade ve tazmin ile mükelleftir. Dava çeyiz senedindeki ziynet eşyalarının iadesi istemine ilişkin olup sözleşme hukuku kurallarına göre davalı iade edilmemek üzere söz konusu ziynet eşyalarının kendisine verildiğini kanıtlamadıkça iade ve tazmin ile mükelleftir. Davalı ziynet eşyalarının kendisine bağışlandığını iddia etmiş ise de bunların bağışlandığı harcamaların davacının isteği ve onayı ile yapıldığı kanıtlanamadığından davalının aynen iade veya tazminle sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekirken davanın reddi isabetsizdir.” Yargıtay 2.Hukuk Dairesi’nin bir kararına göre ise; ““Somut olayda davacının ziynet ve takıları iade şartı olmaksızın verdiğini davalı koca ispat edemediğinden ziynetlere yönelik iade koşulları oluşmuştur. O halde davacı kadının ziynet ve takılara yönelik davası nedeniyle kocanın beyanında varlığını ve bozdurulduğunu ikrar ettiği 7 adet 22 ayar bilezik, 2 adet tam altın ve 63 adet çeyrek altın hakkındaki talebin de kabulüne karar verilmesi gerekirken bunlar hakkındaki isteğin reddi doğru olmamıştır.” şeklinde yer aldığı üzere dikkat çekilen husus eşin takılarını geri alabilmesinin koşulu ziynet ve takıları iade şartı olmaksızın vermiş olmasıdır. Aynı karar göre “Evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı olur. Bu durumda, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup ev ihtiyaçları için harcandığının davalı yanca kanıtlanması halinde koca almış olduğu ziynet eşyalarını iadeden kurtulur. Somut olayda ise; davacı kadına ait olduğu anlaşılan dava konusu altınların evliliğin devamı sırasında davalı koca tarafından bozdurularak evin ihtiyacı için harcandığı davalı yanca kabul edilmiştir. Evin ihtiyacı için bozdurulan ziynet eşyalarının rıza ile ve iade şartı olmaksızın verildiğini davalı koca ispatlamak zorunda olup; somut olayda davacının ziynet ve takıları iade şartı olmaksızın verdiğini davalı koca ispat edemediğinden, ziynetlere yönelik iade koşulları oluşmuştur.”
Copyright © 2024 Akademi Hukuk Merkezi