Ülkemizin vergi sistemini oluşturan bir dizi kanun ve kanun altı düzenleme bulunmaktadır. Bu yasal mevzuatın içerisinde, vergi borcunun ortaya çıkmasından tahsiline değin sürecek olan bir dizi idari işlem ve uygulamaya ilişkin ilke ve kuralların düzenlendiği Vergi Usul Kanunu (VUK) ön plana çıkmaktadır.
Vergi Usul Kanunu, birçok özel vergi kanunun nasıl uygulanacağına ilişkin genel hükümler içeren ve Türk vergi sisteminin çekirdeğinde yer alan bir kanundur. Vergi kabahatleri ve suçları da bu kanunda düzenlenmiştir.
Vergi Usul Kanunu, bir taraftan vergi ödevlilerinin uymakla yükümlü olduğu ödevleri düzenlerken, diğer taraftan da bazı ödevlere aykırı davranan kimselere yaptırımlar öngörmüştür. Bu aykırılıkların tespiti yine Vergi Usul Kanunu’nda düzenlenen denetim araçlarıdır. Bu araçlar; bilgi toplama, vergi incelemesi ve yoklamadır.
VUK’un 127. maddesinde yoklama şöyle tanımlanmıştır:
“Yoklamadan maksat, mükellefleri ve mükellefiyetle ilgili maddi olayları, kayıtları ve mevzuları araştırmak ve tespit etmektir.”
VUK’un 134. maddesinde vergi incelemesi şöyle açıklanmıştır:
“Vergi incelemesinden maksat, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak tespit etmek ve sağlamaktır.
İncelemeye yetkili olanlar tarafından lüzum görüldüğü takdirde inceleme, işletmeye dahil iktisadi kıymetlerin fiili envanterinin yapılmasına ve beyannamelerde gösterilmesi gereken unsurların tetkikına da teşmil edilebilir”
VUK’un 148. maddesinde bilgi toplama konusunda şöyle bir düzenleme mevcuttur:
“Kamu idare ve müesseseleri, mükellefler veya mükelleflerle muamelede bulunan diğer gerçek ve tüzel kişiler, Maliye Bakanlığının veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların isteyecekleri bilgileri vermeye mecburdurlar.”
Cezai işlemi yapan vergi idaresi yukarıdaki araçlardan edindiği bilgileri değerlendirerek bir sonuca ulaşmaktadır. Yapılan değerlendirmeler ise yalnızca Vergi Usul Kanunu’na değil, ayrıca yönetmelikler ve genel tebliğlerle düzenlenen bir takım usul ve esaslara da uygun olmak zorundadır. Yapılan değerlendirme sonucu vergi ödevlisinin vergi ziyaına sebebiyet verdiği, usulsüzlük yaptığı veyahut vergi kaçakçılığı suçu işlediği kanısına varan idare, vergi cezalarını ilgililere tebliğ etmek; vergi suçları için adli mercilere bilgi sunmak durumundadır.
Günümüzde, hazinenin gelir ihtiyacının artması nedeniyle yukarıda sayılan araçlara Vergi İdaresi tarafından sıklıkla başvurulduğu görülmektedir. Bu kapsamda verilen cezalar, maddi olarak mükellefler için oldukça yüksek bedelde olabilmektedir. Örneğin, vergi ziyaının tespiti durumunda mükellefler yalnızca “eksik veya yanlış beyan ettiği” vergiyi değil; bununla birlikte bu tutarın 3 katına varan idari para cezasını da ödemek durumundadır.
Vergi ziyaı suçu ve cezası VUK m. 341-344’te düzenlenmiştir:
“Vergi ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden, verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade eder”
“341 inci maddede yazılı hallerde vergi ziyaına sebebiyet verildiği takdirde, mükellef veya sorumlu hakkında ziyaa uğratılan verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilir.
Vergi ziyaına 359 uncu maddede yazılı fiillerle sebebiyet verilmesi halinde bu ceza üç kat, bu fiillere iştirak edenlere ise bir kat olarak uygulanır.”
Yalnızca vergi ziyaı değil, beyannameyi zamanında vermeme gibi birtakım ödevleri aksatan mükelleflere de usulsüzlük cezası kesilmektedir. Bu cezalar vergi ziyaı cezasına oranla, daha düşük meblağlı olsa da birçok yükümlülüğü ihlal eden mükellefler için ciddi sonuçlar doğurabilmektedir.
Usulsüzlük cezaları VUK m. 351-355’de düzenlenmiştir:
“Usulsüzlük vergi kanunlarının şekle ve usule mütaallik hükümlerine riayet edilmemesidir”
“Usulsüzlükler, aşağıda yazılı derecelere ve bu kanuna bağlı cetvele göre cezalandırılır. Usulsüzlük fiili re’sen takdiri gerektirirse, bağlı cetvelde yazılı cezalar iki kat olarak kesilir.”
Yukarıdaki cezalar yalnızca parasal olarak düzenlenmiş olmakla birlikte, vergi kaçırma amacı dahilinde yapılan bazı eylemler adli hapis cezasına yol açabilecek şekilde cezalandırılmıştır. Vergi kaçakçılığı suçu olarak ifade edilen bu düzenlemeye aykırı davranan kimseler 8 yıla varan hapis istemiyle yargılanmaktadır.
Vergi kaçakçılığı suçu VUK m. 359’da düzenlenmiştir:
“a) Vergi kanunlarına göre tutulan veya düzenlenen ve saklanma ve ibraz mecburiyeti bulunan;
1) Defter ve kayıtlarda hesap ve muhasebe hileleri yapanlar, gerçek olmayan veya kayda konu işlemlerle ilgisi bulunmayan kişiler adına hesap açanlar veya defterlere kaydı gereken hesap ve işlemleri vergi matrahının azalması sonucunu doğuracak şekilde tamamen veya kısmen başka defter, belge veya diğer kayıt ortamlarına kaydedenler,
2) Defter, kayıt ve belgeleri tahrif edenler veya gizleyenler veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar, Hakkında on sekiz aydan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur…”
Yukarıda bir kısmı aktarılan bu suça ilişkin yapılan değerlendirmeler yalnızca vergi incelemeleri ile sınırlı değildir. Hürriyeti bağlayıcı bir cezanın varlığı, ilgili hükmün ceza hukuku prensipleriyle yorumlanmasını ve adli soruşturma sürecini gerektirir. Bu noktada şüpheden sanık yararlanır gibi ceza hukukunun genel prensipleri takip edilmelidir. Yukarıdaki eylemleri gerçekleştirdiği kesin bir şekilde ispatlanmayanlar bu cezaların muhatabı değildir. Aksi bir durum, hukuka aykırı olacaktır.
Vergi suçları ve cezaları için en önemli mesele ispattır. İspatın nasıl yapılması gerekeceği genel olarak Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesinde düzenlenmiştir:
“B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya, ilişkin muamelelerin gerçekmahiyeti esastır.
Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz.
İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir”
Vergi idaresi, yeterince delil toplamadan vergi ziyaı gibi idari para cezası kestiğinde şüphesiz VUK m. 3’te ifade edilen “gerçek işlem”i araştırma yükümlülüğünden sapmış olacaktır. Özellikle, vergi inceleme raporlarının yeterince araştırma yapılmadan hazırlandığı durumlarda, bu cezalar mahkemelerce iptal edilmektedir. Ayrıca, suçların ve cezalarının takdiri kısmında idare hukuk kurallarıyla çevrilidir. Örneğin, vergi incelemeleri konu açısından kural olarak sınırlı incelemelerdir. Vergi inceleme yetkilisi, inceleme konusunu girmeyen evrak ve belgeleri isteyemeyecektir. Eğer bu belgelere dayanılarakceza kesilirse, kesilen cezalar hukuka aykırı olacaktır.
Son olarak, vergi cezaları için bir dizi idari kolaylık tanınmıştır. Uzlaşma, izaha davet, indirim gibi idari kolaylıklar Vergi Usul Kanunu’nda düzenlenmiştir. Örneğin, vergi cezaları için “indirim” yoluna mükelleflerin ceza tutarlarının yarısı silinebilmektedir.Vergi cezaları ile karşı karşıya kalanların, mahkeme süreci ve idari yollar hakkında bilgi edinmesi oldukça önemlidir. Bu konuda vergi uzmanları ile bir plan geliştirilmesinde ve bir vergi hukukçusuna danışılmasında yarar vardır.
Copyright © 2024 Akademi Hukuk Merkezi